top of page
  • Yazarın fotoğrafıZeynep Seda Uslu

MINDFULNESS VE ŞEFKAT

Dikkati mevcut olan duygulara veya düşüncelere yönlendirdiğimizde bir an durup neler olduğuna bakabilir ve dilersek onlara isimler de verebiliriz. Tıpkı mindfulness’ın Zen yani açık farkındalıkla oturuş pratiklerinde yaptığımız gibi. Sonrasında tekrardan şimdiki an’a ve oradaki çapalarımız olan nefese ve bedenimizdeki duyumlara geldiğimizde o duygunun veya düşüncenin (ve belki de dürtünün) nasıl kaybolduğunu da fark edebiliriz.

Düşünceler geçmişin anıları ile beraber öfkelerini, hüzünlerini, neşesini veya keşkelerini taşıyabiliyor. Belki de geleceğin planlarını, belirsizliklerini kaygı, endişe veya heyecan gibi duygularla bize getirebiliyor. Sonra biz onların yarattığı düşünce girdabında sürüklenmeye başlıyoruz. Maymun zihnimiz adeta bizimle dalga geçer gibi, ama aslında hiç de o niyetle olmadan, sadece doğası gereği daldan dala atlıyor. Belki de negatif odaklı zihnimiz vesilesiyle sadece eleştirel, yargılayan ve hoş olmayan duygular girdabına kapılıyoruz.

Mindfulness ile bir an geldiğinde ve dönüp baktığımızda tüm bu olanlara, ki bunu yapabilmemiz için bilinçli olarak bu niyeti göstermemiz gerekiyor, oto-pilottaki zihnimizi fark edebiliyoruz. Yaşam boyu üzerinde çalışmazsak, birçok farklı kaynaktan beslenen ve aynı döngüde sürüp giden düşünce paternlerini keşfedebiliyoruz. İşte bu fark etme anı bize tüm bu olanlar karşısında cevabımızın ne olacağını seçme özgürlüğünü sunuyor. O zaman neye ihtiyacımız olduğunu keşfederek yaşamdan keyif almaya ve seçimlerimizi daha farkındalıkla yapmaya başlayabiliyoruz.

Şefkat kendine Mindfulness’ta nerede yer bulur?

Farkındalık yolcuğumuz zihnimizin berraklığı kadar kalbimizin sıcaklığını da içerir. Sanki hem ışık, hem de ısı yayan bir lamba gibi bilgelikle aydınlanan yolumuz şefkat ile beslenmektedir. Dalai Lama’nın da dediği gibi ‘Bilgelik ve şefkat bir kuşun iki kanadı gibidir. Şefkat olmadan bilgelik yavan kalırken, bilgelik olmadan şefkat sadece duygusaldır.'

Şefkatin kırılganlığı bilinçli farkındalığın tetikte korumasına ihtiyaç duyar. Sadece şefkatli hissetmeyi istemek yeterli gelmez. Bu açık ve verici tutumu korumak için düşünce ve duyguların istilasına karşı uyanık olmamız gerekir. Şefkatli bir kalp hala öfkeyi, kıskançlığı, açgözlülüğü ve diğer benzer duyguları hissedebilir. Ama onları oldukları halleriyle, uyumlu bir denge ile kabul edebilir ve zihninin onların ortaya çıkmasına, onlarla tanımlanmadan veya hareket etmeden geçip gitmelerine izin verme gücünü geliştirebilir.

Şefkat cesaretsizlik ve muhakeme ile karıştırılmamalıdır. Diğerlerinin ıstırabına cevap verebilmek için cesaretimizin olması gibi, kendi limitlerimizi bilmek ve ‘hayır’ diyebilmek için muhakemeye ihtiyacımız vardır. Şefkatli bir yaşam, kaynaklarımızı optimum etkiyle kullandığımız bir yaşamdır. Ne zaman ve nasıl kendimizi işe tamamiyle vereceğimizi bilmemiz gerektiği gibi, ne zaman ve nasıl durup dinleneceğimizi de bilmemiz gerekir.

Sevgilerimle…
Zeynep Seda Uslu
1 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Cev Şampiyonlar Ligi Yarıfinali

Bu sezon Avrupa’nın en büyük kupası olan Cev Şampiyonlar Ligi Yarıfinali 'ne gelindiğinde üç Türk takımını sahada görmenin sevincini yaşıyoruz. Yıllardır mücadele ettiğimiz güçlü Conegliano ve Milano

bottom of page